Kendi halinde olan insanları çok
seviyorum. Onlara baktıkça içim huzur doluyor, dinginleşiyorum ve ilham
alıyorum. Hepimizin kendimize ait dünyası var esasında. Ama sanki artık pek
azımız adapte olabiliyor bu gerçek dünyaya. Çünkü etrafımızla o kadar meşgulüz
ki hepimiz... kesinlikle iç sesimizi duyamaz olduk
Sosyal medyada da böyle
insanların hesaplarını takip etmeyi , böyle olduğuna inandığım arkadaşlarımla,
uzun uzun konuşmayı ve vakit geçirmeyi seviyorum. Bu insanlar ya da böyle
yaşayanlar tabi ki de kendilerini dışarıya karşı izole etmiş değiller; aksine son
derece sosyal, gülmeyi eğlenmeyi çok da seven, yaşamdan haz duyan insanlar. Ama
söylemek istediğim çok farklı bir şey, yani bu kendi kendine yetebilmek gibi
bir şey sanırım. Mesela bakıyorum, çok güzel şeyler yapıyor, elinden neredeyse
her iş geliyor. Boyama yapıyor, dokuma yapıyor, evdeki eski eşyaları onarıp revize
ediyor, sanatla uğraşıyor, okuyor, pasta yapıyor, çocuğuyla bisiklet de
sürüyor. Ama bunları bangır bangır bağırmadan yapıyor , sadece paylaşıyor. Ne
gelecek olan ‘like’ ları hesaplıyor ne de reklam olsun, kendimi göstereyim,
insanlar beni alkışlasınlar diye bir çabaya giriyor. O paylaşmak ve göstermek
arasındaki ince çizgiyi yakalamış. Sadece yaşıyor, bunu da büyük bir uyum
içerisinde yapıyor.
Keşke hepimiz birazcık kendimizi
bu yönde törpüleyebilsek , akışa güvensek, sade ve huzurlu yaşamanın önemini
kavrayabilsek... bebeğimiz uyuduğunda yaptığımız anne kahvesinin hazzını daha
çok duyarız bence, ya da başladığımız sporun, diyetin kendimiz için olduğunu
kavradığımızda. Paylaşmanın, anı biriktirmenin bilincine vardığımızda. İşte
böyle insanlar var, aralardan seçin bulun onları. İnanın onların ahengi, huzuru size
bulaşacaktır. Böyle insanlarla yakın olun. Kendi kendine yetebilen , kendi
halinde olan güzel insanlar...