Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

26 Ara 2016

Yeni Yıl Kararları - Dilekleri


Yeni yıl ruhunu çok severim. Adı üstünde ‘yeni’ yıl. Başlangıç , başlangıçlar güzeldir. Yeni adımlar , dilekler… Evrene mesaj yollamak varsa (ki buna kesinlikle inanıyorum) bu da bir dileme , isteme şeklidir. Yürekten istenen her şey gerçekleşiyor. Yeter ki iste…
Ama bu yıl fark ettim ki bazı şeyleri kendim için yanlış yönlendiriyorum, motivasyon sağlarken kendime yük bindiriyorum.
Uzunca bir zaman , yeni yıla girerken yeni kararlar aldım, yeni dileklerde bulundum ve hep bir yeni yıl listesi yaptım. Hatta aldığım kararlar ve dileklerimin listesinin yanına yetinmeyip bir de yeni yılda vazgeçtiklerimin ya da vazgeçmek, geride bırakmak istediklerimin listesini yaptım. Yaptım , yaptım , yaptım… Çoğu listem hala duruyor, bakıyorum arada bir. Bazılarını uygulamışım bazılarını unutup gitmişim. İnkar edemem kabul olmuş pek çok dileğim saklı içlerinde.
Bu yazı vesilesiyle yeni bir liste yapıyorum şimdi kendime :

Yavaşla ve farkında ol. Yavaşla ki anın farkında ol. Pek çok güzellik anda, hatta mutluluk da anda. Yeter ki farkında ol, gör.
Ailene , sevdiklerine sarıl . Aile her şeydir. Huzur oradadır. Yaşam oradadır.
Sağlığına , bedenine dikkat et. Yaşamını sürdürdüğün yegane yer , bedenindir.
Ruhunu besle. Sevdiğin şeyleri yap. Her gün müzik dinle , kitap oku , dinlen, hobi edin. Seni her ne besliyorsa onu yap.
Seyahat et. Çok bütçen yoksa , hayatındaki gereksiz harcamalarla vedalaş. Tahmin ettiğinden fazla bütçen olduğunu göreceksin.
Özentilikten, sahtelikten uzaklaş. Seni mutlu etmeyen bir yerde durma. Samimiyetine inanmadığın insanlarla olma. Zaman çok kıymetli.
Üret. Ne olursa olsun , üret. Ve mutlaka sürdür. Çünkü sen sürdürmeye devam ettikçe mutlaka varacağı bir yolu olur her şeyin. Sen yeter ki üret ve bunu sürdür.
İnsanları dinle ; ama çok da kapılma. Haksız eleştiri çoktur, içinden geçenler , ilk hissettiğin çoğunlukla doğrudur. İç sesine kulak ver. Kendini iyi dinle.
Sadeleş. Sadeleşmek güzeldir, netliktir, dinlenmektir, huzurdur, özgürlüktür. Bilincinin yerine geldiğini, gözünün, kalbinin açıldığını, hafiflediğini fark edeceksin.
Şükrün artsın. Bu hayat , sahip oldukların birer nimettir. Bunların farkında ol ve sana bu güzellikleri verene teşekkür et , her daim… Güzelliklerinin arttığını göreceksin.
Hayatındaki bütün fazlalıklardan kurtul. Fazla eşya sadece zaman kaybı ve nakit demek. İhtiyacın olmayan o kadar çok şey var ki evinde , hepsini ele. İhtiyaç sahiplerine ver. Paylaşmak güzeldir.( Bu işlemi kışa girerken yaptım çok da hafifledim, yolum uzun bu konuda)
Zarafete önem ver. Bu taşıyabileceğin en güzel mücevherdir.
Çok gürültülü, samimiyetsiz, kıymet bilmeyen, kendi olmayı başaramamış, etiket düşkünü, hep bir özentinin peşinde koşan insanlardan uzak dur. ( Bu bir genellemedir, hayatımızda bunun gibi en az bir özelliği ya da daha fazlasını içeren bir insana rast gelmişizdir.)
Gerçek dostlarının kıymetini bil. Beraber geçirdiğiniz zamana saygı duy ve gerçekliğine inandığın insanlar için mücadele et.
Kendini yorma , üzme. Kendini sev. Çok sev. Kendini sevdiğin , kendine kıymet verdiğin zaman dünyanın nasıl da değiştiğini göreceksin. Dünya seni saygı ve sevgiyle selamlayacaktır.
Enerjini, gülüşünü, espiri yeteneğini kaybetme. Eğlenceli olmak güzeldir.
Kulak ardı etmeyi öğren. Çok da fazla takılma. Zaman en güzel şey.
Bunlar benim , yeni yılda kendimle ilgili temennilerim. Çok şey var ; ama özü budur benim için.

Herkes için , dünya için , güzel ülkemiz için barış ve huzurla… 2017 
Devamını oku »

16 Ara 2016

Uzun Listeler


Kendime uzun listeler yapıyorum ya da listem uzayıp gidiyor : 
Alınacak, okunacak kitaplar 
Yarım bırakılmış ve bitirilecek kitaplar
Yapılacak egzersizler,yürüyüşler 
Temize çekilecek yazılar 
Bastırılacak fotoğraflar 
Ziyaret edilecek arkadaşlar 
İzlenecek filmler 
Çekilecek fotoğraflar 
Gezilecek, görülecek yerler 
Çocuk-ev-eş vs... ile olan listeyi hiç eklemiyorum ki yazı üç beş sayfalara ulaşmasın diye. Zira hayatım kültür sanat şenliği içerisinde de geçmiyor zaten.
Acaba diyorum , akışına mı bıraksam her şeyi ya da boş mu versem ? Kendime çok mu yükleniyorum yoksa bilemiyorum. Hayatımda yer açtıkça o yerleri başka şeylerle doldurmaya devam edersem , boşvermişliğe kapılırsam bu hiç bitmeyecek korkarım. 
Kendimi rahat bırakmalıyım. Su akıp mutlaka yolunu bulacak. Bu içimde çekişen , devinen ruh, elbet olması gerektiği yerde olacak, kendi doğrusunu yaratıp bulacak. Kararsızlıklarım,tatminsizliklerim,kanaatsizliğim bitecek. 
Yazmak bile yazdıkça biçim alacak. Devam edeyim en iyisi. 
Kendimi rahat bırakmaya karar verdim ; ama öylece oturup beklemeye de devam edersem uzayıp giden listelerin altında kalacağım korkarım.
Bu yıl okuduğum kitapları yarım bırakma yılı oldu. Hayatımda ilk kez okumaya başladığım kitapların çoğunu yarım bıraktım. Utanç! Ama annelik koşturmasının da etkisi çok tabi. 

Neyse... Baktım ki olmuyor bu duruma çözümü, kendime bir ceza vererek buldum. Yarım bıraktığım tüm kitapları bitirene kadar çantamda taşıma cezası :) Evet normalde çantamda sürekli bir kitap olsa da , bu defa hamal gibi birden çok kitabı taşıyorum. Bu hafta iki kitabımı bitirdim :) Darısı okuyacağım diye alıp da elimi süremediklerime. Bunun yanında izleyeceğim belgesellere başladım, fotoğraf çektim, evin işlerini kolayladım, alışverişleri tamamladım,yazıları temize çektim, ziyaretlerin bir kısmını gerçekleştirdim, yazmaya da devam ediyorum :)  
(Eski bir yaz fotoğrafı) 
Devamını oku »

12 Ara 2016

Kalben Söyledi

Öğle arasındayım ve herkes gibi ülke gündeminden bitap düşmüş durumdayım. Üzgün,endişeli ve korkağım. Biraz kafamı dağıtmam lazım,sığamıyorum hiçbir yerlere. Ne yapsam ? Yemeğe de çıkmadım. Biraz müzik dinlesem iyi gelebilir.
Kendime çay koydum , taze. Bir paket bisküvi açtım. Şu çaya batırılanlardan hani. İş yerinde ortalama olarak hepimizin sevdiği ya da mecbur kaldığımız bir yemek türü bu. Bana iyi geldi bugün bu yemek, hafif.
Kulaklığı taktım , düşünmedim . Kalben açtım. Bu çok daha iyi geldi. Yazmak istedim. Kalben dinlemek bana hiçbir şey yapmadan sadece sesine odaklanmak ve hiçbir şey yapmamak anlamına gelse de bugün kısacık yazmak istedim işte. Sesindeki çok uzaklara gitmek arzusuna kapıldım, başka bir şehirde olmak, bilmediğin bir sokak keşfetmek. Oturmak , sadece insanları izlemek.Hiçbir şey yapmadan; dertsiz , tasasız, hafif... Bunları verdi bugün bana Kalben...
Kendi içimde bir yolculuğa çıktım. Hala sonbahar buralar , bulutlu ve sarı. Tek başıma sahafları dolaştığım sokakları andım, içimde sakladığım o eski kitap kokusu burnuma geldi.  Ama aldığım o edebiyat dergisini hatırlayamadım, neydi adı. Çay içtiğim kültür kafelerini geçirdim aklımdan tek tek. Sahi hala aynı mıdır , eski Antakya sokakları ? Parklarını sarı yapraklar bürümüştür şimdi. En son üç yıl önce gitmiştim bir fotoğraf gezisi için. Yine gitmeliyim , bu defa sadece başıboş dolaşmak ,o günleri yad etmek için.  İnsanı içinde biriktirdiği güzel anlar ayakta tutuyor. O anlara geri dönmek iyi geliyor. İyi saklamalı güzel anları, iyi biriktirmeli güzeli,doğruyu,huzuru,iyiliği. İyi dinlemeli insan kendini.


Kalben söyledi, ben on kereler aynı şarkıyı dinledim. ‘Sadece’ .
 
Devamını oku »

4 Ara 2016

Koza Mevsimi

Her mevsim geçişinde sıklıkla kendime sorarım : acaba ben hangi mevsimi daha çok seviyorum diye. Bu soruyu tekrarlamamın sebebi sanırım geçişe adapte olabilmek , bir de geçişten kendime iyi bir pay çıkartabilmek için. Yani bazen mevsim geçişinden bile mutluluk yaratabilmek için.  Bu sorumun karşılığında aldığım cevap ise : sonbahar. Diğerlerine göre biraz daha ağır basıyor. Kim bilir , belki doğum mevsimim olduğu için , belki de dinginliği bana huzur verdiği için. Bir kere doğanın uykuya geçişini izlemeyi çok seviyorum. Bana hep içe dönmenin huzurunu hatırlatıyor. Yine de diğer mevsimleri de pek birbirinden ayıramıyorum ; mesela kışı da çok severim ; sıcak çaya, içtiğin çayın tadına varmaya en yakışan mevsimdir.  Ama sıcak memlekette yaşayınca üşümek zor gelse de , asıl zor gelen dışarıda olan bir sürü zavallı canın var olduğunu bilmek. İlkbahar dersen ... Bak işte onda da doğanın uyanışı muhteşemdir, kokusunu duyarsın resmen. Yaz ise ... memleket çok sıcak olsa da , yaz ayrı bir güzel , özgürlük gibi, deniz gibi, iyot gibi...
Sonbaharı henüz geride bırakıp, kışa geçtiğimiz şu günlerde (hala Adana’ya gelmek için kararsız bir mevsim kış) , evde olmanın, içe dönmenin tadını çıkartıyorum. Tabi ki güneşli hafta sonları bol oksijen , enerji için itinayla değerlendirilir, bu ayrı. Ama evde olmak , evle ilgili değişiklikler  yapmak , kurabiye yapmak J camları tek tek kapatmak, kendini dinlemek, etrafındaki insanları uzaktan izlemek,ruhunu beslemek,kızımla olmak <3... Dahası kahve makinesinden yayılan evi dolduran mis gibi kahve kokusu , kurabiye kokusu... Her biri ayrı ayrı iç huzur , şükür sebebi benim için şu sıralar. Bu mevsimde evde olmayı çok seviyorum. Ki bana göre kendisiyle barışık herkes hayatında bazı dönemler mutlaka kozasına dönmelidir. Benim kozam evim, herkesinki farklılık gösterebilir ; ama mutlaka yapılmalı. O kozada ihtiyacı olan ne varsa olmalı insanın , sessizlik , dostluk , yalnızlık , az , öz...

Madem koza mevsimindeyim , uzun zamandır kafamda olan bir çok şeyi hayata geçirmek için adımlar atayım dedim. (kimine göre oldukça sıradan şeyler :) Mesela uzun zamandır evde değişiklik yapmak istiyordum, sonuçta bu mevsimde ailemle daha çok evde olacaktık ; ama vakit bana asla yetmiyordu, bende yetişemiyordum ve sanki yetemiyordum. Kızımla,eşimle , ailemle daha çok olmak istiyordum ve  beni bundan alıkoyacak , gereksiz meşgul edecek uğraşların olmadığı, daha rahat bir zaman dilimi istiyordum.  Evde değişiklik yapmak istememin ana sebebi buydu aslında. Bir adım atmalıydım , insanlık için küçük benim için büyük bir adım. Ve değişiklik için bir adım attım , özellikle dekorasyonla ilgili. Ama alarak değil , atarak !  Bana fazlalık olan , yük olan her şeyden bir çırpıda kurtularak. Büyük bir kısmını hallettim, birazcık daha var. Sırasıyla ilerliyorum. Zamanım çoğalıyor, gereksiz uğraşlarım yok oluyor ve benim ruhum hafifliyor. Benim koza mevsimim böyle işte.

Devamını oku »

2 Ara 2016

Bir Süre Aradan Sonra


 Bir Süre Aradan Sonra

İnsan birçok şeyi öncelikle kendisi için yaparmış aslında… Yani bu blogu her şeyden önce kendim için yazdığım gibi.
Okumayı çok seviyorum, kendimi de bildim bileli hep okuyorum işte. Bu benim en büyük beslenme şeklim ve sığınağım. Bana göre , okumaya bağlı olarak yazmayı da çok seviyorum. Bazen şiir yazarım , bazen öykü , bazen mektup, son bir yıldır da kızımın bir çok anını. (Hayır yayımlanmış hiçbir yazım yok henüz ;çünkü bunun için bir girişimde bulunmadım, belki de girişimde bulunsam da yayımlanmazdıJ ) Bu yazılar yıllarca çantamdaki küçük not defterlerinde , yarım bırakılmış ajandalarda, minik minik katlanmış sayfalarda yaşamlarını sürdürdüler. Ta ki kaybolana kadar. Çünkü bütün bunları toplamam , toparlamam imkansız hale geldi.
Aslında  bu blogu  açalı bir yıldan fazla oldu, açtığımda 28 haftalık hamileydim. Biraz paylaşım yapsam da ıh ıh istediğim bu şekil de değildi. Ara verdim haliyle. Bıraktım. Ama benim küçük notlar dağılmaya devam ettiler. Biraz çekincelerimde vardı, saçma oluyor, o oluyor , bu olmuyor diye kendi kendime çok söylensem de… Evet , kendi kendime ; kendim için bile olsa canın istedikçe yine yaz dedim. Hem blog okumayı ve  bana yakın bulduklarımı da takip etmeyi inanılmaz seviyordum. Bu yolla paylaşmak , anlatmak , okumak çok hoşuma gitmişti. Blogla ilgili yenilik yapsam da , iki eski yazımı çok sevdiğim için onlardan vazgeçemedim. Onlar hala buradalar.
Burası benim dijital defterim. Notlarımı aldığım , hikayeler anlattığım , belki de sadece kısacık anlardan ibaret olan bir defter. Kimine göre sıradan , kimine göre ilginç. Nihayetinde kimin hayatı sıradan değil ki ?

Bu defa blog/günlük/dijital defter serüveni umarım yeni haliyle sürekliliğini korusun. 



Devamını oku »