İnsan birçok şeyi öncelikle
kendisi için yaparmış aslında… Yani bu blogu her şeyden önce kendim için yazdığım
gibi.
Okumayı çok seviyorum, kendimi de bildim
bileli hep okuyorum işte. Bu benim en büyük beslenme şeklim ve sığınağım. Bana
göre , okumaya bağlı olarak yazmayı da çok seviyorum. Bazen şiir yazarım ,
bazen öykü , bazen mektup, son bir yıldır da kızımın bir çok anını. (Hayır
yayımlanmış hiçbir yazım yok henüz ;çünkü bunun için bir girişimde bulunmadım,
belki de girişimde bulunsam da yayımlanmazdıJ ) Bu yazılar yıllarca çantamdaki küçük not
defterlerinde , yarım bırakılmış ajandalarda, minik minik katlanmış sayfalarda
yaşamlarını sürdürdüler. Ta ki kaybolana kadar. Çünkü bütün bunları toplamam ,
toparlamam imkansız hale geldi.
Aslında bu blogu
açalı bir yıldan fazla oldu, açtığımda 28 haftalık hamileydim. Biraz
paylaşım yapsam da ıh ıh istediğim bu şekil de değildi. Ara verdim haliyle.
Bıraktım. Ama benim küçük notlar dağılmaya devam ettiler. Biraz çekincelerimde
vardı, saçma oluyor, o oluyor , bu olmuyor diye kendi kendime çok söylensem de…
Evet , kendi kendime ; kendim için bile olsa canın istedikçe yine yaz dedim.
Hem blog okumayı ve bana yakın
bulduklarımı da takip etmeyi inanılmaz seviyordum. Bu yolla paylaşmak ,
anlatmak , okumak çok hoşuma gitmişti. Blogla ilgili yenilik yapsam da , iki
eski yazımı çok sevdiğim için onlardan vazgeçemedim. Onlar hala buradalar.
Burası benim dijital defterim. Notlarımı aldığım , hikayeler
anlattığım , belki de sadece kısacık anlardan ibaret olan bir defter. Kimine göre
sıradan , kimine göre ilginç. Nihayetinde kimin hayatı sıradan değil ki ?
Bu defa blog/günlük/dijital defter serüveni umarım yeni
haliyle sürekliliğini korusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder