Öğle arasındayım ve herkes gibi ülke gündeminden bitap
düşmüş durumdayım. Üzgün,endişeli ve korkağım. Biraz kafamı dağıtmam
lazım,sığamıyorum hiçbir yerlere. Ne yapsam ? Yemeğe de çıkmadım. Biraz müzik
dinlesem iyi gelebilir.
Kendime çay koydum
, taze. Bir paket bisküvi açtım. Şu çaya batırılanlardan hani. İş yerinde
ortalama olarak hepimizin sevdiği ya da mecbur kaldığımız bir yemek türü bu.
Bana iyi geldi bugün bu yemek, hafif.
Kulaklığı
taktım , düşünmedim . Kalben açtım. Bu çok daha iyi geldi. Yazmak istedim.
Kalben dinlemek bana hiçbir şey yapmadan sadece sesine odaklanmak ve hiçbir şey
yapmamak anlamına gelse de bugün kısacık yazmak istedim işte. Sesindeki çok
uzaklara gitmek arzusuna kapıldım, başka bir şehirde olmak, bilmediğin bir
sokak keşfetmek. Oturmak , sadece insanları izlemek.Hiçbir şey yapmadan;
dertsiz , tasasız, hafif... Bunları verdi bugün bana Kalben...
Kendi içimde
bir yolculuğa çıktım. Hala sonbahar buralar , bulutlu ve sarı. Tek başıma
sahafları dolaştığım sokakları andım, içimde sakladığım o eski kitap kokusu
burnuma geldi. Ama aldığım o edebiyat
dergisini hatırlayamadım, neydi adı. Çay içtiğim kültür kafelerini geçirdim
aklımdan tek tek. Sahi hala aynı mıdır , eski Antakya sokakları ? Parklarını sarı yapraklar bürümüştür şimdi. En son üç yıl önce gitmiştim bir fotoğraf
gezisi için. Yine gitmeliyim , bu defa sadece başıboş dolaşmak ,o günleri yad etmek için. İnsanı içinde biriktirdiği güzel anlar ayakta
tutuyor. O anlara geri dönmek iyi geliyor. İyi saklamalı güzel anları, iyi
biriktirmeli güzeli,doğruyu,huzuru,iyiliği. İyi dinlemeli insan kendini.
Kalben
söyledi, ben on kereler aynı şarkıyı dinledim. ‘Sadece’ .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder